Sepetim

Sepetinizde ürün yok

Ebeveynlik Yolculuğunda Doğru Bildiğimiz Yanlışlar

Ebeveynlik Yolculuğunda Doğru Bildiğimiz Yanlışlar

Anne-baba adaylarının ebeveyn olacaklarını öğrendikleri ilk andan itibaren kafalarında bir sürü soru işaretleri oluşmaya başlıyor. Bebeklerini sağlıkla kucaklarına alma heyecanı yavaş yavaş yerini “mükemmel ebeveyn” olma endişesine bırakabiliyor. Unutmamalıyız ki, her zaman ve her yaşta onarım mümkün. Yeter ki farkına varalım. Winnicott “mükemmel ebeveyn” değil “yeterince iyi ebeveyn” olmanın önemini sıklıkla vurgular. Çocuklarınızın ihtiyaçlarını görmek, görüldüklerini onlara hissettirmek, tüm duygularını kabul etmek ve duygularına karşı şefkatle yaklaşmak gelişimsel olarak oldukça kıymetli. Her ebeveyn-çocuk ilişkisi biriciktir ve kendi içinde değerlendirilmelidir. Konu ilişki olduğunda sadece tek bir iletişim biçimi veya çözüm yolu olmadığını biliyoruz. Öncelikle ailenin hikayesini kapsayıcı ve şefkatli bir şekilde dinlemek ve aileyi tanımak oldukça önemli. Ebeveynlerden sıklıkla duyduğum birkaç cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakalım bu cümlelerden sizin kullandıklarınız da var mı?

 1) Hayır demek çocuğum ile aramdaki bağı zedeler.

 Bir çok ebeveynin çocuğuna hayır demekten hoşlanmadığını gözlemliyorum. Sebeplerini sorguladığımda ise ebeveynlerin çocuklarının istekleri karşılanmadığında ve bu yüzden ağladıklarında onlarla aralarındaki bağın zedeleneceğine inandıklarını paylaşıyorlar. Çocuklar aslında sınırları sever. Sınırlar kavşaklardaki trafik ışıkları gibidir çocuklar için. Davranışlarının kabul görüp görmeyeceğini bu sayede anlar ve kendilerini güvende hissederler. Dolayısıyla çocuğunuza gelişimsel olarak yaşına uygun sınırlar koymanız aslında aranızdaki bağı zedelemez, çocuğunuzun öz güvenini destekler.

2) Çocuğumun yanında her zaman güçlü durmalıyım, zor duygularımı ona yansıtmamalıyım.

Her birimizin hayatta bir çok farklı rolü mevcut. Ebeveyn olmak, eş olmak, arkadaş olmak, işteki rolünüz, kendi ebeveynlerinizin çocuğu olmak gibi bir sürü farklı rol. Her bir rolün de getirdiği farklı sorumluluklar doğrultusunda hayat her zaman istediğimiz gibi gitmeyebiliyor. Bu gibi durumlarda güçlü durmaya çalışmak yerine çocuklarınızla yaşlarına uygun olacak şekilde duygularınızı paylaşmanızı önemsiyorum. Duygularınızı paylaşmak çocuğunuzda duygu farkındalığını geliştirmekle birlikte farklı duyguların var olduğu ve kabul gördüğü konusunda da bilinçlendirecektir. Başa çıkmakta güçlük çektiğiniz duygular karşısında birlikte çözüm yolu arayabilir, daha önce yaşamış olduğunuz deneyimleri ışık olmak adına çocuğunuzla paylaşabilirsiniz.

3) Çocuğumu sürekli kucağıma alırsam şımarır.

Bebeklerin ilk yıllarında bakım verenleri ile arasında güvenli bir bağ oluşturması açısından temas oldukça önemlidir. Gelişimsel olarak temas etmek bebekler için ilk yıllarında yemek yemek, tuvaletini yapmak gibi temel bir ihtiyaçtır. Bebekler ebeveynleri dokunduğunda, kucağına aldığında veya sadece ebeveynlerinin seslerini duyduğunda bile kendilerini güvende hissederler, şımarmazlar.

4) Çocuğum zor bir duygu yaşıyorken sakinleşmesi için onu yalnız bırakmak ona iyi gelir.

 Çocuklar zor bir duyguyla karşılaştıklarında sinir sistemleri uyarılır. Sinir sitemi uyarıldığı zamanlarda sakinleşmesi biraz zaman alabilir. Böyle durumlarda henüz regüle olmayı bilmeyen bir çocuk tek başına bırakıldığında sinir sistemi iyice gerilir. Yalnız bırakmak yerine çocuğunuza eşlik edip, sadece sarılarak, gözlerinin içine bakarak, şefkatle temas ederek bile duygularını kabul edip kapsadığınızı hissetmesi için alan yaratabilirsiniz. Evinizde regülasyon köşeleri hazırlayarak birlikte regüle olmayı deneyimleyebilir, bunu bir rutin haline getirebilirsiniz. Çocuğunuz tamamen sakinleştikten sonra ise zorlandığı durum hakkında sohbet edebilirsiniz.

5) Çocuğum olumlu bir davranış sergilediğinde ona aferin der ve alkışlarım.

Aferiiiin! Bravooo! Alkııış gibi kelimeleri davranışları pekiştirmek adına ebeveynlerden sıklıkla duyuyoruz. Sıklıkla övgü alan çocuklar davranışlarını bir süre sonra sadece övgü almak için sergilemeye başlayabilir. Bir süre sonra eğer sergiledikleri davranışlardan sonra övgü almadıkları hissederlerse, bu onlarda kaygı yaratabilir ve ileride daha mükemmeliyetçi bir çocuk olmasına sebep olabilir.

Bu sebeple davranışı övmek yerine süreci pekiştirmeye özen gösterebilirsiniz. Nasıl mı? Örneğin, 5’e kadar saymış bir çocuğa; Bravooo demek yerine bu süreçte yaptıklarına övgü sözcükleri söyleyebilirsiniz. Göz göze temas kurup belki şefkatli bir dokunuşla birlikte; “Sen sayıların sırasını ne güzel tutmuşsun aklında, hepsini bana sırasıyla söyledin” diyebilirsiniz.

Önceki
Sıradaki

Blog posts

Tarafından

Tarafından