Sepetim

Sepetinizde ürün yok

Organik Sohbetler #13

Organik Sohbetler #13

Organik Sohbetler’in 13.. Bölümünde konuğumuz Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil ile doğum ve hamilelik süreçleriyle ilgili bir sohbet gerçekleştirdik.

Hoşgeldiniz. Davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Merak edilen birçok konu var, ben ilk sorudan başlıyorum izninizle.

En merak edilen sorulardan biri, hastalarınıza hangi durumlarda sezaryen doğum önerirsiniz?

Sezaryen doğum son yıllarda bütün ülkelerde arttı. İlk başlarda önerilen %15-20’lik oranlar neredeyse dünyanın hiçbir yerinde tutturulamıyor.  Türkiye’de de bu oran çok yüksek, %54’lerde. Dünyada ilk 5 ülke içerisinde Türkiye ama Amerika’da da yüksek. Orada da %30’larda. Bu sezaryen oranlarının yüksek olmasının içerisinde tabii anne isteği de yer almaya başladı.  Anne dışında bebeği ilgilendiren durumlar var. Örneğin bebeğin iri olması, çoğul gebelikler, makat gelişi gibi geliş anormallikleri gibi. Bunun dışında anneye bağlı nedenler var. Annenin sistemik hastalıkları, gebelik zehirlenmesi gibi tansiyonun yükseldiği durumlar, diyabet, ya da bazı mikrobik hastalıklarda da, mesela genital herpes gibi, bunlarda da sezaryen endikasyonları var. Geçirilmiş cerrahiler, daha önce yapılmış sezaryen gibi, daha önce rahime ait amelyatlar geçirmek, miyom alınması gibi, rahim dokusunun nispeten zarar almış olduğu olaylar, plasenta dediğimiz bebeğin eklerinin önde gelmesi, doğum sırasında gelişebilecek olaylar var. Mesela kalp seslerinin düşmesi, bebeğin doğum sırasında dışkılaması gibi. Oksijen eksikliği, şiddetli kanamalar… bu tip sebepler de ani sezaryen yapılmasını gerektirir.

Peki bu oranın bu kadar yüksek olması isteğe bağlı hale gelmesinden mi kaynaklanıyor?

Birincisi, anne isteği tartışmalı bir konu. Anne isteğine önem verilmesini savunanlar var. Doğum fobisi olan veya çok fazla gebelik düşünmeyen anneler için. İkincisi de bir eski sezaryenli oranı oluşuyor. Size bir hasta geldiği zaman, hastaların neredeyse %20’si eski sezaryenli. Tabii bu durum doğal olarak da oranı yükseltiyor. Burada primer sezaryenlilerin oran olarak yüksekliğine bakmak lazım. İlk doğumlarda eğer sezaryen oranları düşük tutulursa, o zaman belki artış biraz daha önlenebilir. Ama bu özellikle Türkiye’de baştan %20-25’lik bir oran olduğu için sezaryen oranlarının %20’lerin altına düşürülmesi çok mümkün değil.

Anne isteği ile sezaryen doğum konusuna sizin yaklaşımınız nedir?

Ben ne sezaryene ne de normal doğuma zorlamıyorum. Hastayla birlikte karar verilecek bir şey. Ama her şey normal gününde, normal bir akışla geliyor, tamamen normal gelişen bir doğum süreciyse o zaman burada sezaryen yapmanın bir anlamı yok. Ama gün geçiyorsa, biz tecrübelerimize dayanarak normal doğumun zorlu geçeceğini düşünüyorsak, doğum uzarsa ve aniden sezaryene alabileceğimizi düşünüyorsak, o zaman baştan sezaryen yapmak daha mantıklı bir şey. Burada önemli olan, sürece göre doğru karar vermek.

Gebelik kanamalarına en çok neler sebep veriyor? Böyle bir durumla karşılaşmamak için önlem alınabilir mi? Yaşandığı zaman ne yapmak gerekir?

Gebelikte bir çok kanama nedeni var ve farklı dönemlerde olabiliyor. İlk 3 ayda olan kanamalar genelde düşük tehtidi kanamaları dediğimiz, bir çoğu geçici olan kanamalardır. Yatak istirahatı ve dinlenmeyle önlenebilir. 2. Dönemde olan kanamalar yani özellikle 24 haftadan sonra olan kanamalarda plasentanın, yani bebeğin eklerinin yerleşme anomalileri var mı ona bakmak gerekir. Böyle bir durum varsa, plasenta önde geliyorsa o zaman normal doğum imkansızdır ve bunlarda ara ara kanamalar olur. Bu tip hastayı özellikle 32. Haftadan sonra hastanede bile takip etmek gerekebilir. Çünkü ani ve şiddetli kanamalar olabilir. Doğum esnasında veya doğum sonrasında olan kanamalarda da kanamanın nedeni iyi araştırılır. Rahmin toplanamaması ya da oluşan  yırtıklar nedeniyle mi, ona göre tedavi edilir.

Gebelik takibinde, bir hastanın doğumuna kadar nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Burada önemli noktalar var. İlki, gebelik tanısının konulması. Bunun için 8 haftaya kadar mutlaka kalp hareketlerinin görülmesi gerek. Embriyo olduğu ve canlı olduğunu anlamak önemli. Daha sonra 11-14. Haftalar arasında genetik testler var. Çeşitleri var ama günümüzde en yaygın ve doğru sonuç veren Fetal DNA testleri, yani anne kanına geçen bebek hücrelerinin incelendiği testler. Bu testler %99 oranında neredeyse doğru yanıt veriyor. Bundan sonra 18-22. Hafta arası ayrıntılı ultrason, bebeğin bütün uzuvları, kafa yapısı, kalbin yapısı, herhangi bir malformasyon olup olmadığı incelenir. 24. Haftaya kadar bu aktif testlerin yapılması lazım. Çünkü eğer ters bir sonuç olursa ona göre annenin de onayı alınarak bazen sonlandırma da yapılabilir. Gerekli aşıların yapılması lazım. Tetanoz, Covid, Grip aşıları… Şeker yükleme testi var, gizli şeker olup olmadığıyla ilglili. Daha sonra bebeğin gelişimi, çatı muayenesi yapılır. Bu doğal bir süreçtir, hasta istemese de doğum olur. Doktor engellemeye çalışsa da yine doğar. Bu tamamen doğal süreci çok fazla kurcalamamak lazım, manipüle etmemek lazım. Doğal gidiş sonuna kadar gider.

Düzenli ve kuvvetli spor yapan bir kadın hamilelikte de devam edebilir mi?

Düzenli ve kuvvetli olarak devam edemez. Aktif, aynı oranda, aynı kuvvette devam edemez. Sonuçta bu bir gebelik süreci. İlerledikçe zaten çok aktif spor yapma gücü ve performansı yavaş yavaş biter. Burada önerilen yürüyüş, yüzme, gevşeme egzersizleri… Pilates ve yoganın gebeliğe uygun şekilleri var. Bilen kişilerle yapılmalı. Mesela bir gebe uzun süre sırt üstü yatamaz. Yürüyüş yapıyorsa yanındakiyle konuşabilecek halde olması gerek. Konuşamayacak kadar nefes nefese kalıyorsa bu tarz bir spor yapmaması gerekir. Spor gebelikte önerilir, ama hiçbir zaman gebelik öncesi sertliğinde olmaz. Spor eğer gebenin yakınmaları varsa, kasık ağrısı vs., o zaman ara verilir. Makul bir spor önerilir, ama aşırı olarak devam etmesine izin verilmez. Zaten ilerleyen haftalarda gebelik anneyi uyarır.

Son olarak, Covid döneminde gebelik geçirenler nelere dikkat etmeli? Neler önerirsiniz? Aşı önerdiğinizi zaten söylediniz. Onu da açabilir miyiz?

Aşıyı öneriyoruz. Önceden emzirme döneminde olsun dendi, sonra ilk 3 ay yapılmasın dendi, şimdi sağlık bakanlığının bülteninde de var, dünyada da öyle, aşı gebeliğin her döneminde ve gebe kalmadan önceki her dönemde de yapılabilir. Hiçbir sakıncası yok. Aşının yapılmasını ben hep önerdim. Çünkü çok sık Covid’li hasta geldi üniversiteye aşı olmayan. Gebelerin korunma önlemlerine çok iyi dikkat etmesi lazım. Aşı olsa bile maske-mesafe-hijyen kurallarına gevşetmeden uyması gerek. çünkü gebelikte bağışıklık sistemi bebeği korumak açısından bir miktar baskılanır. Enfeksiyonlara karşı daha dayanıksızdır gebe.

Tüp bebek tedavisi sırasında aşı yapılması konusunda ne düşünüyorsunuz diye sormuş birisi.

Yapılabilir, bunda da bir sıkıntı yok. Burada önemli olan hastalığa yakalanmamak. Çünkü ağır geçirecekseniz zaten ne tüp bebek ne de tedaviler devam edebilir. En önemli şey hayatta kalmak. Uzun dönemde de bu hastalığın akciğerlere, kalbe olan etkilerini hafif atlatmak. Atlattıktan sonra da tamamen bitmiyor. Etkileri bazen devam ediyor.

Bu hatırlatma için de teşekkür ederiz. Sohbet boyunca çok faydalı cevaplar aldık, katıldığınız için çok teşekkürler.

Ben de size teşekkür ederim, herkese iyi akşamlar.

Önceki
Sıradaki

Blog posts

Tarafından

Tarafından